Okul Yönetiminde Bilgisayar Uygulamaları

Dersin Öğretim Üyesi : Yrd.Doç.Dr.Çetin BAYTEKİN

Blog Sorumluları : Özgür DENİZ - Mustafa YILDIZ

18 Mart 2009 Çarşamba

Eğitimde İnternet Uygulamaları Ödevi

Sorular ve Cevaplar

Soru-1:Web bloglarının hazırlanması ve program özelliklerini belirtiniz.
Weblogların hazırlanması, herhangi bir weblog servisi veren bir internet sitesine girip birkaç adımda gerçekleşen bir olaydır. Genellikle üç adımda gerçekleşen weblog tasarımının adımları;
1. Hesap oluşturma (Kişisel bilgilerin girildiği bölümdür.)
2. Blogu adlandırma(Açılacak bloga bir ad verilecek bölümdür.)
3. Şablon seçme (Blogun temasının seçildiği bölümdür.) bölümleridir.
Programın genel özellikleri:
Blog, genellikle güncelden eskiye doğru sıralanmış yazı ve yorumların yayınlandığı, web tabanlı bir yayını belirtir. Çoğunlukla her gönderinin sonunda yazarın adı ve gönderi zamanı belirtilir. Yayıncının seçimine göre okuyucular yazılara yorum yapılabilir. Yorumlar, blog kültürünün çok önemli bir dinamiğidir; bu sayede yazar ve okuyucular arasında iletişim sağlanır. Bunun dışında, geri izleme (trackback) mekanizmasıyla, belirli bir yazı hakkında yazılan diğer yazıların belirlenebilmesi de mümkündür. Kullanıcıların alışkanlıklarına göre kısa düzenli aralıklarla güncellenir. Bloglar web üzerinde yazma süreciyle eş zamanlı olarak yayınlanır. Web üzerinde yeni eklenen yazılar, web sayfasının en üst kısmına eklenir. Böylece okurlar yeni yazılanları kolaylıkla görüp okuyabilirler. Blog üzerine eklenmiş olan tüm sayfalar kronolojik sıra ile saklanır. Arşivlenen sayfalar tarihlerine göre arşivlenir. Yazar kendi yazısına yorum yapılmasını isterse bu sayfaya yönlendirici bir yorum köprüsü ekleyebilir. Bu, yorumcuların konu üzerine tartışmalarına olanak verir. Etkileşim temellidir.
Soru-2: Türkiye’de kullanılan blog siteleri ve bunların üye olma koşul ve sayfa oluşturulmasını başlangıçtan bitişe kadar belirtiniz.
TÜRKİYEDE KULLANILAN BLOG SİTELERİ
http://www.blogger.com/
http://www.blogcu.com/
http://www.wordpress.com/
http://www.iblog.com/

Blog sayfalarını oluşturma aşamaları:
1. Giriş yapılıktan sonra Aşağıdaki bolum doldurularak 2. Bölüme geçilir.


2.Yukarıdaki bilgiler doldurulduktan sonra devam et butonuna tıklandıktan sonra 3.adıma geçilir.


3. Yukarıda blog ismi için bir domain secilir eğer öncesinde domain ismi alınmamış ise sonraki adıma geçilir.


Blogger Hizmet Şartları:
Blogger’ı kullanmaya başlamadan önce, Blogger Hizmet Şartları’nı ("Hizmet Şartları") ve gelecekteki herhangi bir değişiklik de dahil olmak üzere aşağıdaki şartları, koşulları ve politikaları (müştereken "Anlaşma" olarak adlandırılacaktır) okuyup kabul etmelisiniz.
Söz konusu Blogger Hizmet Şartları’nda önemli değişiklikler yapıldığında bu durumu size bildirme girişiminde bulunabiliriz, ancak yine de en güncel sürümü düzenli olarak gözden geçirmeniz gerekir. Google, bu Hizmet Şartları’nı ve politikaları istediği zaman kendi kanaati doğrultusunda değiştirebilir veya düzeltebilir. Siz de bu değişiklik veya düzeltmelere bağlı kalacağınızı kabul etmiş sayılırsınız. Bu Anlaşma'yı kabul etmez ve bu Anlaşma'ya bağlı kalmazsanız, Blogger hizmetini kullanamazsınız. Blogger Hizmet Şartları ile Google’ın genel Hizmet Şartları veya Google Gizlilik Politikası arasında bir tutarsızlık olması durumunda, Blogger Hizmet Şartları geçerli olacaktır. Bu Anlaşma’daki hiçbir husus, üçüncü taraflara ait hakların veya çıkarların bir başkasına verilmesi anlamına gelmez.

1. Hizmetin Tanımı:
Blogger, bir web yayınlama hizmeti ve isteğe bağlı barındırma hizmetidir ("Hizmet"). Kullanıcı adınız altında gerçekleştirilen tüm eylemler ve parolanızın güvenliğini korumak sizin sorumluluğunuzdadır. Hizmet’in size OLDUĞU GİBİ ve VERİLDİĞİ GİBİ temelinde sağlandığını anlamış ve kabul etmiş sayılırsınız. Google, Hizmet’in veya başka bir istemci yazılımının kullanılabilirliği, zamanlılığı, güvenliği veya güvenilirliğiyle ilgili olarak hiçbir sorumluluk kabul etmez. Ayrıca Google, önceden bildirerek veya bildirmeksizin ve size karşı herhangi bir sorumluluk taşımadan Hizmet’i değiştirme, geçici olarak durdurma veya devam ettirmeme hakkını saklı tutar.
Hizmeti kullanmak için en az on üç (13) yaşında olmalısınız. Google, herhangi bir nedenle, istediği zaman herhangi birinin hizmeti kullanmasını haber vermeden reddetme hakkını elinde bulundurur.


2. Doğru Kullanım: Hizmet’in kullanımına, gönderdiğiniz kayıtlara ve doğacak sonuçlarına yönelik sorumluluğun sizde olduğunu kabul etmiş sayılırsınız. Hizmet’i bulunduğunuz ülkeden ihraç edilen teknik verilerin iletimine yönelik tüm yasalar ile tüm Birleşik Devletler ihraç denetim yasaları da dahil olmak üzere yürürlükteki tüm yerel yasalara, eyalet yasalarına, ulusal ve uluslararası yasalara uygun olarak kullanacağınızı kabul etmiş olursunuz.
Blogger İçerik Politikası’na ve buradaki kurallara ve kısıtlamalara bağlı kalmayı kabul etmiş sayılırsınız. Söz konusu Blogger İçerik Politikası’nda önemli değişiklikler yapıldığında bu durumu size bildirme girişiminde bulunabiliriz, ancak yine de en güncel sürümünü düzenli olarak gözden geçirmeniz gerekir. Google, Blogger İçerik Politikası’nı istediği zaman kendi kanaati doğrultusunda değiştirebilir veya düzeltebilir. Siz de bu değişiklik veya düzeltmelere bağlı kalacağınızı kabul etmiş sayılırsınız.

Blogger İçerik Politikası da dahil olmak üzere aşağıdakilerin ihlali bu Anlaşma’nın derhal sonlandırılmasına yol açabilir ve sizi eyalet cezalarının ve federal cezaların yanı sıra başka hukuki sonuçlara maruz bırakabilir. Google, (a) Anlaşma ihlali gerçekleşip gerçekleşmediğini belirlemek veya (b) herhangi bir geçerli yasayla, düzenlemeyle, hukuki işlemle veya devlet isteğiyle uyum göstermek için Hizmet kullanımınızı araştırma hakkını saklı tutacak ancak bunu yapmakla yükümlü olmayacaktır.

Belirli kayıtların içerikleri de dahil olmak üzere, Blogger.com ve Blogspot.com içeriğinin büyük bir kısmı, bu kayıtları hazırlayan kişi veya kişiler tarafından sağlanır ve bu kişinin veya kişilerin sorumluluğundadır. Google, Blogger.com ve Blogspot.com içeriğini kontrol etmez ve bu içeriğe yönelik hiçbir sorumluluk kabul etmez. Google yalnızca size hizmet olarak bu içeriğe erişim sağlar.

Doğaları gereği Blogger.com ve Blogspot.com rahatsız edici, zararlı, yanlış veya diğer durumda uygunsuz malzeme ve bazı durumlarda yanlış etiketlenmiş veya yanıltıcı kayıtlar içerebilir. Blogger.com ve Blogspot.com’u kullanırken dikkatli olmanızı, sağ duyunuza kulak vermenizi ve doğru kanılara varmanızı umuyoruz.

Google, Hizmet kullanılarak gönderilen veya Hizmet üzerinden ifade edilen herhangi bir iletişimin gerçekliğini, doğruluğunu veya güvenilirliğini doğrulamaz, desteklemez, beyan etmez veya garanti etmez. Hizmet üzerinden gönderilen herhangi bir materyalin güvenilirliği konusundaki riskin size ait olduğunu kabul etmiş oluyorsunuz.

3. Gizlilik: Hizmet’i kullanmanın bir şartı olarak, kullanımınız sırasında geçerli olan en son sürümde belirtildiği gibi belirli zamanlarda güncellenen Google Gizlilik Politikası’nın şartlarını kabul etmiş olursunuz. Google’ın, iletişiminizin içeriği de dahil olmak üzere kişisel bilgilerinize erişebileceğini ve bu bilgileri, kendisinden istenmesi durumunda, herhangi bir geçerli yasal sürecin ya da resmi talebin (arama emri, tanıklık celbi veya mahkeme emri) gereklerini yerine getirmek üzere veya bu Hizmet Şartları'nın ya da Google Gizlilik politikası’nın hükümlerinde belirtilen başka bir nedenle ifşa edebileceğini kabul etmiş oluyorsunuz. Google tarafından toplanan kişisel bilgiler, Amerika Birleşik Devletleri’nde Google Inc.’nin veya temsilcilerinin tesislerinin bulunduğu başka bir ülkede saklanabilir ve işlenebilir. Hizmet’i kullanarak kendi ülkenizin dışındaki herhangi bir bilgi aktarımına onay vermiş olursunuz.

4. Kullanıma ve Saklamaya Yönelik Genel Uygulamalar: Google’ın, Hizmet kapsamında kullanılan herhangi bir İçerik’in veya diğer iletişimlerin silinmesinden, saklanamamasından veya iletilememesinden sorumlu olmadığını kabul ediyorsunuz. Google, kendi kanaati doğrultusunda haber vererek veya vermeden kullanıma ve saklamaya yönelik sınırları oluşturma hakkını elinde tutar.

5. Hizmetin İçeriği: Google, (virüsler veya diğer engelleyici özellikler dahil, ancak bunlarla sınırlı olmamak üzere) üçüncü taraf içeriğe yönelik hiçbir sorumluluk kabul etmez ve Google’ın bu türde üçüncü taraf içeriği kontrol etme yükümlülüğü yoktur. Google her zaman, bu Anlaşma’nın şartlarını ihlal eden içerik gibi Hizmet’te bulunan herhangi bir içeriği kaldırma veya bu içeriğin dağıtılmasını reddetme hakkını saklı tutar. Google ayrıca,
(a) yürürlükte olan herhangi bir kanun, düzenleme, kanuni işlem veya hükümet talebine uygunluk sağlamak, (b) olası ihlallerin soruşturulmasını da kapsayarak bu Anlaşma’yı yürürlüğe koymak, (c) dolandırıcılığı, güvenlik sorunlarını veya teknik sorunları saptamak, önlemek veya bu gibi durumlara karşılık vermek, (d) kullanıcı desteği taleplerine yanıt vermek veya (e) Google’ın, kullanıcılarının ve kamunun haklarını, mülkiyetini veya güvenliğini korumak için makul biçimde gerekli gördüğü gibi herhangi bir bilgiye erişme, bu bilgiyi okuma, koruma ve ifşa etme hakkını da saklı tutar. Google, bu Anlaşma altındaki haklarının kullanılmasından veya kullanılmamasından sorumlu değildir.

6. Fikri Mülkiyet Hakları: Google’ın Fikri Mülkiyet Hakları. Google’ın, fikri mülkiyet hakları da ("Google Hakları") dahil olmak üzere Hizmete yönelik tüm hakları, unvanları ve kazançları elinde bulundurduğunu kabul etmiş oluyorsunuz. Google’ın Hakları, ABD ve uluslararası fikri mülkiyet yasaları tarafından korunur. Buna uygun olarak, Hizmet’i kopyalamamayı, çoğaltmamayı, değiştirmemeyi, modifiye etmemeyi veya Hizmet’ten türev çalışmalar oluşturmamayı kabul etmiş olursunuz. Ayrıca Hizmet’ten herhangi bir içeriği izlemek veya kopyalamak için herhangi bir robot, “örümcek”, başka bir otomatik cihaz veya manuel işlem kullanmayacağınızı da kabul etmiş olursunuz. Hemen yukarıda belirtildiği gibi, Google’ın Hakları, Hizmet’te görünen iletişim içeriği de dahil olmak üzere Hizmet’in bir bölümü olarak kullanılan üçüncü taraf içeriği kapsamaz.

7. Hizmetin Yeniden Satılamaz Oluşu: Google tarafından yazılı olarak açıkça yetki verilmedikçe, (a) hizmetin herhangi bir bölümünü, (b) hizmetin kullanımını veya (c) hizmete olan erişimi herhangi bir ticari amaç için yeniden üretmemeyi, çoğaltmamayı, kopyalamamayı, satmamayı, takas etmemeyi, yeniden satmamayı veya kötüye kullanmamayı kabul ediyorsunuz.

8. Kamuya Açıklık: "Blogger," "Blogger.com," "Blogspot," ve "Blogspot.com" da dahil olmak üzere Google’a ait herhangi bir ticari unvanın, ticari markanın, hizmet markasının, logonun, etki alanı adının ve diğer ayırt edici marka özelliklerinin ("Marka Özellikleri") kullanımı, bu Anlaşma’yla ve Google’ın o anda geçerli olan Marka Özellikleri kullanım politikalarıyla ve aşağıdaki URL’de bulunabilecek olan, içerilen veya referans gösterilen herhangi bir içerikle uyumlu olmalıdır: http://www.google.com/permissions/guidelines.html (veya Google’ın muhtelif zamanlarda size sağlayabileceği başka bir URL).

9. Beyanlar ve Garantiler: (a) Hizmet’e katılmak için tarafınızdan Google’a sağlanan bilgilerin tümünün doğru ve geçerli olduğunu ve (b) bu Anlaşma’ya taraf olmak ve bu doğrultuda gerçekleştirmeniz gereken eylemleri yapmak için gerekli tüm haklara, güce ve yetkiye sahip olduğunuzu beyan ve garanti edersiniz.

10. Sonlandırma; Askıya Alma: Google, kendi kanaati doğrultusunda istediği zaman ve herhangi bir nedenden ötürü Hizmet’i sonlandırabilir, bu Anlaşma’ya son verebilir veya hesabınızı askıya alabilir ya da sonlandırabilir. Sonlandırma durumunda hesabınız devre dışı kalacaktır ve fazladan bilgi kopyaları yedekleme amaçlı olarak bir süre sistemimizde tutulsa da hesabınıza, hesabınızda bulunan dosyalara veya diğer içeriğe erişiminiz olmayabilir. Genel Hizmet Şartları’nın uygulanabilir hükümlerinin yanı sıra Anlaşma’nın 2, 3, 5 – 8 ve 10 - 15 bölümleri (sorumlulukların sınırlandırılmasıyla ilgili bölüm dahil olmak üzere) zaman aşımından ve sonlandırmadan geçmez.

11. Tazmin: Her türdeki ve şekildeki tüm talepler, kayıplar, hasarlar (fiili ve dolaylı), davalar, hukuki kararlar, ihtilaf masrafları ve avukat ücretlerinden kaynaklanan tüm sorumluluklar veya masraflar dahil, Hizmet’in kullanımına ilişkin veya kullanımından doğan herhangi bir üçüncü taraf talebi karşısında Google’ı, yan kuruluşlarını, bağlı kuruluşlarını, yöneticilerini, temsilcilerini ve çalışanlarını sorumlu tutmamayı ve bunların zarar görmeyeceğini garanti ettiğinizi kabul ediyorsunuz. Böyle bir durumda Google, size bu türdeki bir talebi, davayı veya işlemi yazılı tebliğ ile bildirecektir.

12. Anlaşma’nın Tamamı: Bu Anlaşma, Google’la aranızda olan anlaşmanın tamamını oluşturur ve Google’la yaptığınız önceki anlaşmaları geçersiz kılarak Hizmeti kullanım şeklinizi elinde tutar. Belirli Google hizmetlerini, bağlı kuruluş hizmetlerini, üçüncü taraf içeriğini veya üçüncü taraf yazılımını kullanırken veya satın alırken geçerli olabilecek ek şartlara ve koşullara tabi tutulabilirsiniz.

13. Feragatname ve Şartların Bölünebilirliği: Google'ın, Hizmet Şartları'yla getirilen herhangi bir hakkı veya hükmü gerçekleştirememesi veya yürürlüğe koyamaması, söz konusu haktan veya hükümden feragat edildiği anlamına gelmez. Hizmet Şartları'nın herhangi bir hükmü yetkili bir mahkeme tarafından geçersiz bulunursa, taraflar mahkemenin, tarafların hükümde yansıtılan maksatlarını ifa etmek için gereken çabayı göstermesi gerektiği konusunda ve Hizmet Şartları'nın diğer hükümlerinin tamamen yürürlükte ve geçerli kalacağı konusunda anlaşmış sayılır.

14. Zaman Aşımı: Aksini belirten herhangi bir kanuna veya yönetmeliğe bakılmaksızın, Google hizmetlerinin veya Hizmet Şartları’nın kullanımından doğan veya kullanımıyla ilgili herhangi bir hukuki talebin veya dava nedeninin böyle bir talebin veya nedenin ortaya çıkmasını izleyen bir (1) yıl içinde hukuki mercilere iletilmesi gerektiğini ve aksi takdirde sonsuza dek zaman aşımına uğrayacağını kabul etmiş sayılırsınız.

15. Uygulanacak Hukuk; Yargılama Yetkisi; Forum: Bu Hizmet Şartları, yasaların çelişmesi hükümleri geçerli olmadan ve fiilen ikamet ettiğiniz eyalet veya ülkeden bağımsız olarak Kaliforniya Eyaleti yasalarına göre hazırlanmıştır ve bunlara tabidir. Hizmet'ten kaynaklanan veya Hizmet'le bağlantılı tüm talepler, yasal işlemler veya anlaşmazlıklarla ilgili olarak yalnızca Santa Clara İlçesi, Kaliforniya'daki mercilere başvurulacaktır ve siz de bu mahkemelerin yargılama yetkisini kabul edersiniz.

16. Telif Hakkı Bilgileri: Dijital Milenyum Telif Hakları Yasası'na uygun ihlal iddiası bildirimlerine yanıt vermek bizim politikamızdır. Hizmet'te telif hakkınızın ihlal edildiğini düşünüyorsanız, bir ihlal bildirimi için nasıl başvuru yapacağınız veya bu bildirime nasıl yanıt vereceğiniz hakkında bilgi edinmek için lütfen http://www.google.com/blogger_dmca.html adresine bakın.

Soru-3: Blogların pedagolojik yönden önemini almış olduğunuz eğitim dersleriyle karşılaştırarak yazınız.

Bildiğimiz gibi eğitim-öğretim sürecinde sosyal etkileşim çok önemli bir yer tutar.Bu amaçla sosyal etkileşime bloglarında büyük katkısı vardır.Bireylerin kişisel gelişimleri ve sosyal etkinliklerini gerçekleştirme fırsatı tanır.Belli konularda iş birliği yapma olanağı sağlar ve bilgi paylaşım amaçlı olarakta kullanılır.Öğrencilerin bilgiyi yayınlayacakları otantik fırsatlar sunar.Blog oluşturma sürecinde öğrenci bilgiyi oluşturur.Bloglardan cms,sınıf,okul veya ilçe/il milli eğitim müdürlüklerinin kendi web sayfalarını oluşturmalarına olanak sağlayan bir sistemdir.Ayrıca web üzerinden yayımcılık ve özelllikle sözel ders grupları için tartışma ve geri bildirim sağlama aracı olarak faydalanabilir.Böylece blogsayfaları eğitim öğretimde kullanıldığında öğrencinin dil kullanımında ,bilgi oluşturmada,iletişimde,bilgi yayımlamada çok önemli katkıda bulunur.

Soru- 4: Bir blog anatomisiyle insan anatomisi arasındaki benzerlikleri belirtiniz.

Bir blog anatomisi;-Genellikle bir kişi tarafından kontrol edilir.-Yazı usulünden çok konuşma dili ile yazılır.-Sık aralıklarla güncellenir.-İnternet üzerinden diğer sitelere linkler sağlanır.
Blog anatomisindeki bölümlere baktığımız zaman insan anatomisiyle benzerlikler olduğunu görebiliriz. İlk olarak blog bir kişi tarafından kontrol edilir yani insan beyninin insanın bütün yaptığı hareketleri kontrol ettiği gibi. İnsan biyolojik olarak çok hassas bir yapıda ve sürekli kontrolle bu yapının bozulmaması için tedaviler uygulanır. Bu da bloglardaki sık güncellemeler gibidir. Blog üzerinden diğer sitelere linkler sağlanır ve diğer linklerle bir bağlantı sağlanır. İnsan beyni de diğer organlara bağlantılı şekilde çalışır ve kontrol merkezi insan beynidir.

Soru -5: Web blog ve web sayfaları arasındaki yapılaşmada eğitim yönünden ne gibi farklar vardır belirtiniz.

Eğitim yönünden web blogların kullanımı web sayfalarından çok daha kolay ve faydalıdır. Webloglar bilgiyi filtreleme özelliğine sahiptir. Böylece sadece istenilen bilgi öğrenciye aktarılır. Web bloglarda istediğin web sayfalarına bağlantı sağlayabilirsin böylece öğrenciyi zararlı sitelerden uzak tutmuş olursun. Bunun yanı sıra web üzerinden istediğimiz bilgiye rahatlıkla ulaşabilme imkanı sağlıyor .Webloglar medya ve elektronik okuryazarlığını geliştirmeye olanak sağlar. Herkesin bakış açılarını sunabilme özelliği de bulunduğundan öğrenciler arasında paylaşımlı, etkileşimli öğrenme olanağı sağlar..

Soru-6: Eğitimde web bloglarının hazırlanması ve eğitim potansiyelinde kullanımını okul yönetiminde organizasyonla karşılaştırınız.

İnternet dünyasında ücretsiz olarak hizmet veren birçok blog sitesi yer almaktadır. Bu blog sitelerinden oluşturulan bir blog sayfası eğitim yönünden birçok fayda sağlayabilir. Yapılan araştırmalar sonucu öğrenme ve öğretme sürecinde önemli olduğu özellikle vurgulanan sosyal etkileşime katkı sağlar.Bloglar, öğrencinin bilgiyi oluşturma sürecinde etkin rol almasını sağlar.Zaman içerisinde öğrencinin günlük yaptığı yorumlar, anlamlaştırmayla birlikte dilinin gelişimi için sosyal bir süreç oluşturmasını sağlar.Bilginin oluşumunun yapısı gereği, bilgiyi ilişkilendirir ve örgütlü bir şekilde sunumunu sağlar. Öğrenciler bilgiye ulaştıkça bunu yayımlamak isteyecekleri, paylaşacakları ortamlar oluşturmak isteyecek, bilgiye ulaşmak için fırsat arayacaklardır.Bilgiye ulaşmak için başvurulan yollar, eleştirel düşünme gibi özelliklerin ön plana çıkmasını sağlayarak öz düzenleme fırsatları yaratacaktır.
Bloglar sayesinde öğrencilerin çalışmaları öğretmenler ve veliler tarafından takip edilebilecektir. Bloglar Öğretmenler arasında da bir etkileşim oluşturacağı için bir organizasyon sağlanmış olacaktır.

Soru-7: Okullarda blog hazırlamanın eğitim-öğretim yönünden özelliğini açıklayınız.

1-Öğrenciler düşünce ve başarılarını paylaşacakları bir okur gurubu oluştururlar.
2-Öğretmenlerinin gözetiminde gerçekleşen (yönetici olarak;sistemde gün içinde kaç defa,hangi aralıklarla girdiği ile ilgili bilgilerin sağlanabileceği) ortam sağlar.
3-Kullanıcılar (öğrenci, öğretmen, yada veliler) arasında bir problem olması halinde yönetici durumundaki öğretmenlerin müdahale edebileceği bir ortam sağlarlar.
4-Velilerin de bloglama ile yorumlarını aktarabileceği bir ortam sağlarlar.
5-Öğretmenler arasında da (güvenlik açısından velilerin ve öğrencilerin izninin olmadığı bir alanda) etkileşimin sağlandığı bir ortam sağlarlar.
6-Ödevlerin, sınavların, projelerin takibinin yapıldığı bir ortam sağlarlar.
7-Gün içinde öğrenilenlerin arkadaşlık ilişkileri içerisinde bir üslupla değerlendirilmesinin yapıldığı ve yayımlandığı bir ortam sağlarlar.
8-Öğrencilerin blog un yorumlarına katılıp bunun eğlenceli hale gelmesini sağlayıcı, okul dışı bir etkinlik olarak adlandırıldığı bir ortam sağlarlar.
9-Sınıflar arası iletişimin de sağlandığı, sosyalliğin üst düzeyde olduğu bir ortam sağlarlar.
10-Kullanıcı grubu olarak, amaçtan sapmamak adına; okul içindeki öğrencilerin (kullanıcı adı ve şifre yönetici öğretmen tarafından sağlanır) olduğu, bunların not gözetiminde yapıldığı, bir blog eğitimde uygulanabilir.
Bu blog sistemi aşağıdakilerle birlikte desteklenirse,Öğrencilere kendi kendilerini kendi cümleleriyle ifade etmelerine olanak sağlar.İşbirliğine dayalı öğrenme ortamlarını destekler. Geleneksel ağ içi uygulamaların ötesinde, kendilerini yansıtan uygulama ortamı sunarlar.Öğretme ve öğrenme süreçlerini destekler. Amacına gerçek anlamda ulaşan bir eğitim uygulaması oluşturulur.

Soru-8: Blogların sınıf içi uygulamalarının temel özellik ve dikkat edilecek noktalarını belirtiniz.

Blogların sınıf içi uygulamalarda temel özellikler ve dikkat edilmesi gereken özellikler aşağıdakiler gibidir.
*Yorum yapma, geribildirimde bulunma, işbirlikli çalışmalar yapma ve bunlar kolaylıkla saklayabilme
*Bir topluluk oluşturarak bilgi ve birikimleri paylaşma
*Bilgi paylaşımında sınırları dağıtma
*Sınıf içi veya arası işbirlikleri kurma
*Akran değerlendirmesi yapılmasını sağlama
*Bilgi Yönetiminin yapılması
*Öğrencilerin blog kullanım alanları
*Bilgi kaynağı olarak yararlanılması
*Kendi kişisel blogunu yayınlanması yönetilmesi
*Başka bloglara bilgi gönderilmesi, yorum yazılması
*Başka çalışmaları izlenmesi
*Paylaşım yapılması (bir kimya deneyinin sonucunun paylaşılması )
*Öğrencilerin bir proje ya da ödev hazırlarken başvurabileceği bloglar (kişisel blogları, başka okul, öğretmen veya öğrencilerin blogları, kurumsal bloglar, vb)
*İlgi alanlarına giren blogları listeleyip paylaşma, takip etmeyi sağlama.

Soru-9: Okulun organizasyonunu yönetim veya idare ile ilişkilerini öz olarak belirtiniz.

Organizasyon bir yapıdır. Bu yapının iyi kurula bilmesi iyi bir modele dayanması mümkündür. İdarenin tümü ise bu yapıyı işleten bir ameliyedir. Modern organizasyon organizasyon teorisi, sistemin parçasını kaynaştıran üç ameliyeyi , karar kominikasyon ve denge olarak kabul etmektedir. Organizasyonun bir kominikasyon ağı gibi görünmesi fikri, modern teori tarafından desteklenmektedir. İdareci sadece konulmuş değerleri izleyen değil yenilerini de yaratan bu yolla toplumu ayakta tutan organizasyonların ayakta kalmasını sağlayan bir mucittir. Bu yaratıcı kapasite zeka analitik yetenek tarafsız ve idarecilik isteği gibi yetenekler gerektirir. Organizasyon ile idare arasındaki ilişkileri incelerken, her ikisindeki gelişmelerinde gözden kaçırılmamalıdır.

Soru-10: Geleneksel okul yönetimi veya idarecinin teorik yönünü modern yönetim veya idarecinin teorik yönü ile farklılıklarını belirttikten sonra hangi tür yöneticinin okullar için uygun olacağını kısaca belirtiniz.

Geleneksel idare teorisine göre,
• Hiyerarşide makam işgal eden her idareci bir statü lideridir.
• Yetki devredebilir fakat sorumluluk bölünemez.
• Bütün problemlerde son karar idareciye aittir.
• Amaç birliği statü liderine sadakatle sağlanır.
• Yüksek verim rekabet ve baskı ile elde edilir.
• Yetki statü liderinin hak ve imtiyazıdır.
• Organizasyonda fert harcanabilir.
• Değerlendirme statü liderinin tekelindedir.
Modern idare teorisi
• Liderlik sadece hiyarşide makam sahibi idarecinin hakkı değildir.
• Olumlu insan ilişkileri grubun ve üyelerin başarıya ulaşması için şarttır.
• Yetki kadar sorumlulukta bölülebilir.
• Bir kararın etkileyeceği kimseler o kararın verilişinde söz sahibi olmalıdır.
• Amaç birliği fikir birliği gruba sadakat yolu ile sağlanır.
• Organizasyonda fert harcanmaz.
• Değerlendirme bir grup faaliyetidir.
Okul organizasyonu özellikleriOkul dediğimiz organizasyonun en önemli ve açık özelliği üzerinde çalıştığı ham maddenin toplumdan gelen ve topluma giden insan oluşudur. Okul idarecisi daha çok informal bir ortam içinde çalışmak yetkiden fazla etki yollarına baş vurmak ve davranış bilimlerinde iyi yetişmiş olmak zorundadır ikinci olarak okulda çeşitli değerlerin bulunması ve çatışmasıdır. Üçüncü özellik olarak okul denilen organizasyon ürünü değerlendirme güçlüğü gelir.
Soru 11: Okul içinde eğitici olmayan personellerin eğitime yapabilecekleri katkıyı kısaca açıklayınız.

Okul içerisinde yer alan bütün görevli ve personeller üzerlerine düşen görevleri bilinçli bir şekilde yerine getirdiklerinde eğitime katkıda bulunmuş olurlar. Eğitimci olmayan personeller için dahi aynı durum geçerlidir. Mesela bir temizlik personeli üzerine düşen görevi tam olarak yerine getirip, eğitim öğretim ortamını eğitime uygu bir şekilde temizlerse öğrencilerin eğitimine katkıda bulunmuş olur. Bir güvenlik görevlisi içinde aynı şeyler geçerlidir; eğitim öğretim ortamın dışarıdan gelecek tehlikelere karşı koruyup aynı zamanda öğrenciler arasındaki anlaşmazlıkları gidermede görevini yerine getirirse eğitime katkıda bulunmuş olur. Öğrenciler okuldaki herkesi model alabilirler. Bunun için iyi bir model olan personelde eğitime katkıda bulunmuş sayılır.


11 Mart 2009 Çarşamba

çoklu zeka kuramı


Müziksel - Ritmik Zeka(Çoklu Zeka Kuramı):
Nörolojik bakış açısından müzik zekası (ritmik zeka), zeka türlerimizin ilk önce gelişenidir. Anne karnındayken bile çevremizi saran ses. ritim ve titreşim dünyasını bir an düşünün. Bazılarına göre bu zeka sadece müzik ve ritimden ibaret olmadığından aslında “işitsel/titreşimsel zeka’ olarak adlandırılmalıdır. Ses ve titreşimler, ister doğal olsun isterse insanların yarattığı ortamlardan gelenler, makineler, enstrümanlar ya da korolar olsun bu zeka tüm ses ve titreşim dünyasıyla ilgilidir.
Aynı zamanda müziğin, ritmin,sesin ve titreşimin “bilinci etkileme” efektleri de diğer zeka türlerinin hepsinden daha güçlüdür. Müzik, ses, ritim ve titreşimin ruh halimizi değiştirme, dinsel duyguları coşturma, ulusal sevinçleri uyandırma, başka birine sevgi, derin üzüntü veya acıyı ifade edebilme gücünü düşünün. TV ya da film seyrederken bunların yarattığı etkiyi gözünüzün önüne getirin: biraz sonra ne olacağını sezinlememizi kolaylaştırır, sahnedeki aksiyonu geliştirir ve etkisini güçlendirirler ve karakterleri daha iyi anlamamıza yardımcı olur.
Kendi müzik zekanızı (işitsel/titreşimsel zekayı) daha iyi keşfetmek için aşağıdaki alıştırmaları yapın:
Gün içinde yapabildiğiniz kadar, seyrettiğiniz çeşitli programları (örneğin bir güldürü programını, televizyon dizisini ya da bir detektif filmini) hayal edin. Hayal ettiğiniz duruma uygun bir fon müziği düşünün; örneğin endişe ya da merak uyandıran bir fon, marş, vals, acid rock, romantik ya da melodik bir müzik. Müziğin zihninizde çaldığını hissedin! Masanızda oturuken işitme duyunuzun artırma-azaltma düğmesi olduğunu ve onu isteğinize göre artırıp azaltabildiğinizi düşünün. Çok sessiz olun ve çevrenizde olup biten her şeyi duymaya çalışın. Normal durumlarda duymadığınız neleri duyuyorsunuz? İşitme duyunuzu daha fazla açıp odanın dışından gelen sesleri de duymaya çalışın. Son olarak daha da açıp binanın dışından gelen sesleri dinleyin. Başka biriyle yaptığınız herhangi bir konuşmada sizin ve karşınızdakinin konuşmasının tonunu, ritmini ve sesinizin yüksekliğini izleyin.
Kendi konuşmanızın tonunu değiştirerek konuşmanın havasını değiştirmeyi deneyin; örneğin heyecan, kızgınlık, sıkıntı ve benzeri mesajları, söylediğiniz şeyleri değil onları söyleme şeklinizi değiştirerek iletmeye çalışın.Değişik konuşma ritimlerinin konuştuğunuz kişiyi nasıl etkilediğini gözlemleyin; örneğin hızlı, kesik kesik ya da daha yavaş konuştuğunuzda ne olduğuna bakın. Kendinizi konuşan ya da dinleyen olarak düşündüğünüzde sesinizin perdesinin nasıl etkilediğine bakın. Herhangi bir iş gününüzde o günün bir Broadway müzikali olduğunu düşünün. Gün içinde çeşitli şeyler olurken kendinizin Rogers ve Hammerstein ya da Andrew Lloyd Weber olduğunu düşünün. Göreviniz popüler şarkıları olan olayları vurgulayacak ya da etkisini güçlendirecek şekilde hayali izleyici kitleniz için günün bu prodüksiyonuyla entegre etmek. Bu özel “müzikli anlarda” bir an duraklayıp birkaç dakika kendi kendinize şarkıyı mırıldanın ve durum içindeki pozisyonunuzun nasıl değiştiğini gözlemleyin. Gün içinde bir sandalyede otururken ya da koridorda yürürken çevreden gelen titreşimlere kulak verin.Deprem ölçer aygıtı olduğunuzu varsayın. Kendi içinizdeki “Richter ölçeğinize” bu titreşim motiflerini kaydedebiliyor musunuz bir bakın.
Yolda binanızın yanından geçmekte olan otobüslerin ya da kamyonların gürültüsüne, radyosu bangır bangır bağırarak geçen bir arabaya, yeni bina inşaatından gelen gürültülere, yolda çalışma yapan işçilerin gürültüsüne kulak verin. Günlük çalışma şartlarınıza uygun olarak, karşı karşıya kaldığınız sorunları daha etkili çözebilmenizi sağlamak amacıyla ruh halinizi ya da duyarlılığınızı etkileyecek değişik türlerdeki müzikleri dinlemeyi deneyin. Örneğin kendinizi çok stresli ya da gergin hissediyorsunuz. Hangi müzik sizin sakinleşmenizi ve rahatlamanızı sağlayabilir? O müziği koyun ve kendinizi müziğin sihirli notalarına bırakın. Ya da kendinizi yorgun ve bitkin hissediyorsunuz. Hangi müziğin sizi toparlayacağını ve enerji vereceğini düşünüyorsunuz? Onu dinleyin ve ruh halinizi gerçekten değiştirip değiştirmediğini görün. Her zekanın farklı boyutlarını tanımlayan “temel işlemleri” ya da özellikleri vardır. Müzik zekasının temel özellikleri şunlardır:
· Müzik ve ritim yapısını beğenme/değerlendirebilme· Müziği duyma şemaları ya da kareleri· Seslere ve titreşimsel motiflere duyarlılık· Ses, ritim, müzik, ton ve titreşimleri tanıyabilme, yaratabilme ya da yeniden üretebilme· Ton ve ritimlerin kendilerine has kalitelerini değerlendirebilme.
İçsel - Duygusal Zeka(Çoklu Zeka Kuramı):
Bildiğimiz kadarıyla kendi varlığının, düşüncelerinin ve eylemlerinin farkında olan tek yaratık insanoğludur. Bu, kendimizinden uzaklaşıp kendi içimizdeki yansımamızdan bir şeyler öğrenebilme yeteneğidir.
Kendi yaşantınız için şu süreçlerin ne kadar farkında olduğunuzu anlamaya çalışın: yalnızken iş dışındaki ne tür düşüncelerden gerçekten hoşlanıyorsunuz? Kendi kendinizi yenilemek için neler yaparsınız? Stresli, kızgın ya da endişeliyken ruh halinizi değiştirmek için ne tür şeyler yaparsınız? Son yıllarda kendinizle ilgili düşüncelerinizi değiştiren ne tür yeni şeyler keşfettiniz? “Gerçekte ben kimim?” sorusunu yanıtlamanız gerekseydi ve dış görünüşler, sahip olduğunuz yetenekler, diğer insanlarla ilişkileriniz ya da işiniz hakkında konuşamasaydınız neler söylerdiniz? İlham almak istediğinizde ya da yaratıcılığınızı ateşlemeniz gerektiğinde neler yaparsınız? Kendinizi ve hedeflerinizi nasıl değerlendirirsiniz? Şu anda ve/veya yakın geçmişte kendinizi geliştirmek için neler yapıyorsunuz/yaptınız?
İçsel zekanın ilgi alanı kendi kendinin farkında olma, kendini anlayabilme ve iç dünyasıyla ilişki kurabilme üzerinedir.
Kendi içsel zekanızı daha iyi keşfetmek için aşağıdaki alıştırmaları yapın:
Gün içinde kızgınlık, endişe, can sıkıntısı, sabırsızlık veya düşmanlık gibi duygular hissetmenize neden olan herhangi bir şey olduğunda, durup sakin olmaya çalışın ve bu duygulara sahip olan kendinizi dışarıdan gözlediğinizi varsayın. Onları değiştirmeye çalışmayın, analiz edin ve değerlendirin. Sadece izleyin! Bu duyguların nasıl geliştiğini izleyin! Günlük yaşantınız içindeki farklı durumlarda kullandığınız değişik türlerdeki düşünme modellerinin listesini çıkarın: örneğin sorun çözmeye dönük düşünme, yaratıcı düşünme, “enine boyuna düşünme”, hayal kurarak düşünme ve benzeri gibi. Bir düşünme modelini listenize her kaydedişinizde bu modelle ilişkili olan durumu ya da olayı da yazın. Günün sonunda kaydettiğiniz her bir düşünme modelini değerlendirin ve bunları geliştirebileceğiniz ya da kuvvetlendirebileceğiniz yollar olup olmadığını araştırın. Bu alıştırmayı birkaç hafta sürdurün ve düşünme modelinizde (ve düşünme modeliniz hakkındaki düşüncelerinizde) ne tür değişiklikler olduğuna bakın. Kağıtlarınızı düzenlemek, masanızın üzerini toparlamak, süpermarkette kasa kuyruğunda beklemek gibi dikkat gerektirmeyen ya da sıkıcı bir aktiviteyle uğraşırken dikkatinizi verme pratikleri yapın. Çevrenizde ve kendinizde oluşan her şeyin farkında olmaya çalışın.
Düşündüğünüz şeye dikkatinizi verin. Fiziksel hareketlerinize dikkatinizi verin. Hislerinizi ve duygularınızı izleyin. Seslerin, kokuların, gördüklerinizin, tatların ve dokuların farkına varın. Kendinizi “otomatik pilota almayı” kabul etmeyin. Bunu bir farkında olma oyununa çevirin! Gün içinde kendinizi bir yığın işin, gürültünün, yoğunluğun ve kaosun içinde bulduğunuzda bir an durup birkaç derin nefes alın ve “kendinize gelmeye” çalışın. Dikkatinizi bir süre nefes alıp verişinizde yoğunlaştırın. Mümkün olduğunca kendinizi her şeyden soyutlayıp dikkatinizin tümünü nefes alıp verişinizin ritmine bırakın. Bu süreç boyunca çevrenizdeki akım içinde bir denge, sakinlik ve orta nokta bulup bulamayacağınıza bakın. Bir toplantıda otururken, iş arkadaşınızla sohbet ederken ya da mesleğinizle ilgili bir şey okurken bu konudaki düşüncelerinizi daha yüksek düzeylere çıkarmaya çalışın. İlkönce kendinize söyleşide, toplantıda ya da okuduğunuz şeyde hedeflenen konuların neler olduğunu sorun. Daha sonra durumun çeşitli süreçlerini ve yönlerini (hedeflenen konular›n dışında kalan şeyler) analiz edin; örneğin insanlar nasıl ilişki kuruyor?, ne tür iletişim stratejileri kullanıyorlar?, neler durumun “kuralları” gibi gözüküyor? vb. Son olarak bu durumdan neler öğrendiğinizi ve bunu kendi yaşantınıza nasıl uygulayabileceğinizi kendi kendinize sorun. Her akşam, gününüzün nasıl olduğu konusunda kendi kendinizi sorgulamak için birkaç dakika ayırın. Aşağıdaki soruları yanıtlayın:
Günün en önemli olayları nelerdi ya da hangileri gerçekten zihnimde yer etti?Gün içinde yaşadığım duygulardan hatırlayabildiklerim hangileri?Bu güne bir şeyler ekleyebilseydim ya da çıkarabilseydim bu ne olurdu?Yakın bir arkadaşıma, akrabama ya da önemli başka birine bir cümleyle günümü özetlemem gerekse ne derdim?Bu günün bir film ya da roman olduğunu düşünün. Adı ne olurdu?
Hafta sonunda her gün için verdiğiniz yanıtları okuyun ve kendinize aynı soruları sorun ama bu sefer soruları geçen hafta için yanıtlayın.
Her bir zekanın farklı boyutlarını tanımlayan “temel işlemleri” ya da özellikleri vardır. İçsel zekanın temel özellikleri şunlardır:
· Düşüncelerini yoğunlaştırabilme· Dikkatini verebilme “dur ve gülleri kokla”· Biliş ötesi (”düşünme hakkında düşünebilme”)· Farklı duyguların farkına varabilme ve onları ifade edebilme· Kendi kişiliğinin tüm boyutlarını hissedebilme· Daha karmaşık düşünebilme ve sonuç çıkarabilme
Sözel - Dilsel Zeka(Çoklu Zeka Kuramı):
Bu zeka büyük olasılıkla bize en tanıdık gelen ve en iyi bildiğimiz türdür. Hepimiz ayakta olduğumuz zamanların çoğunü sözel zekamızı kullanarak geçiririz. Genel eğitim sistemlerimizin ana vurgularından biri de budur.
Çağdaş zeka araştırmacılarına göre üç binden fazla farklı dili konuşabilme yeteneğiyle doğarız. Ama doğduğumuzda bunlardan herhangi birini bile konuşabilir durumda olmayız! Çevremizde kullanılan dille etkileşimde bulunmaya başladığımızda beyin dilin tüm seslerini tanıyabilir durumdadır. Kültürel motiflerle, duyma sıklığıyla, bu sesleri taklit etme girişimleriyle ve çok büyük olasılıkla kendi ayakta kalma içgüdülerimizle dil beynimize iyice yerleşir. Genellikle bu potansiyel dillerden yalnızca birini ya da ikisini tam olarak hakim olabildiğimiz, karmaşık dil sistemleri halinde geliştirebiliriz.
Sözel zeka dille yaptığımız her türlü çalışmayla ilgilidir: gazete, kitap ya da satın aldığımız çeşitli ürünlerin üzerindeki etiketleri okuyabilme yeteneği, düz yazı, şiir, rapor ve mektup yazabilme yeteneği, dinleyiciler önünde konuşma yapabilme ya da bir arkadaşınızla sohbet edebilme yeteneği gibi. Başka birinin konuşmasını dinleyebilme ve hem ne söylediğini hem de ne gibi bir mesaj vermek istediğini anlayabilme de sözel zekanın ilgili olduğu alanlardandır.
Kendi sözel zekanızı daha iyi keşfetmek için aşağıdaki alıştırmaları yapın:
· İki hafta boyunca bir mizah dergisini elinizin altında bulundurun. Gün içerisinde söze dayalı komik şeyleri bulabildiğiniz kadar bulup bir yere yazın. Çevrenizdekilerin yaptığı nükteli kurnazca yorumlara kulak verin. Yazılı ya da sözlü, resmi ya da samimi diyaloglarınızda geçen kelime oyunlarını bulun. Kendinize her gün yeni bir şaka öğrenme hedefi koyun ve bunu arkadaşlarınızla ve ailenizle paylaşın. Bu iki hafta boyunca kendi “espri gücünüzü” nasıl geliştirebildiğinizi izleyin.
· İçinde çapraz bulmacalar, karışık sözcük oyunları, akrostişler ve benzeri oyunlar olan sözcük oyunları kitabı alın. Haftanın her günü farklı bir sözcük oyunuyla ya da bulmacasıyla uğraşın. Yapabildiğiniz kadar yalnız başınıza yapmaya çalıştıktan sonra başkalarının müdahale etmesine izin verin. Kolaydan başlayıp giderek daha karmaşık oyunları ya da bulmacaları yapıp yapamadığınıza bakın.
· Sabahları işe gitmeden önce bir sözlük alıp gözleriniz kapalı olarak rasgele bir sözcüğe işaret edin. Sözcüğün okunuşunu ve anlamını öğrenin. Gün içinde ailenizle ya da iş arkadaşlarınızla konuşurken sözcüğü kullanmaya çalışın. Onu kendi düşünme süreçlerinizde de kullanın. Onu kullanabileceğiniz ilginç, değişik yollar bulmaya çalışın.
· Gün boyunca duyduğunuz tüm deyimlerin bir listesini tutun. Sözcüklerin kelime anlamlarına doğrudan bakıldığında çok komik olanlarını bile (örneğin etekleri zil çalmak, dilinde tüy bitmek ve benzerleri gibi). Ayrıca çevrenizdekilerin konuşmalarında fark ettiğiniz çift anlamlı ifadelerin listesini tutmaya başlayın. Örneğin dilini ısırmak, keçileri kaçırmak ve benzeri gibi. Bu tür şeylerin sözcük anlamlarını gözünüzün önünde canlandırmaya çalışın.
· İşte “çevrenizdekilerin söyledikleri şeyleri nasıl söylediklerine” dikkat edin ve kullandıkları sözcüklerin anlamıyla seslerinin tonunda, ritminde ve yüksekliğinde bir uyuşmazlık olup olmadığını bulmaya çalışın. Konuşmalarının tonu ya da ritmi değiştirildiğinde sözcüklerinin anlamlarının nasıl değişebileceğini düşünün. Örneğin birinin “Sana söyleyecek çok önemli bir haberim var” dediğini duyduğunuzda o kişinin bunu çok monoton, heyecansız bir şekilde söylediğini düşünün. Ya da birinin diğerine gergin bir tonda rahatlamasını söylemesini gözünüzün önüne getirin.
· Bir dostunuzdan, iş arkadaşınızdan ya da başka birinden on farklı çok ilginç konuyu on farklı karta yazmasını isteyin. Bunları ikiye katlayıp bantlayın. Gün içinde çeşitli zamanlarda, ara verdiğinizde ya da arabanızla işten eve giderken cebinizdeki bu kağıtlardan rasgele birini seçip bu konuda doğaçlama konuşun. Bir çırpıda düşünüp karar vererek ve karşınızdaki kişinin ne dediğinizi bilerek konuştuğunuzu düşünecekleri şekilde en az beş dakika konuşun.
Her zekanın farklı boyutlarını tanımlayan “temel işlemleri” ya da özellikleri vardır. Sözel zekanın temel özellikleri şunlardır:
· Sözcüklerin sırasını ve anlamını anlayabilme (Anlam bilimi ve sözdizimi)· Açıklama, öğretme ve öğrenme· Sözcükler yoluyla espri yapma· Bir işin akışında diğerlerini ikna edebilme (ikna edici konuşabilme ve yazabilme)· Anımsayabilme ve çağrışım yapabilme· Daha ayrıntılı dil analizleri yapabilme (dilin kendisiyle ilgili araştırmalar yapma)
Doğa Zekası(Çoklu Zeka Kuramı):
Bu zeka türü çevremizdeki doğal dünyayı algılama, beğenme ve anlamayla doğrudan ilişkilidir. Türleri birbirinde ayırt edebilme, çeşitli bitki örtüsünü ve hayvan türlerini tanıyabilme ve sınıflandırabilme ve doğal dünyaya ilişkin bilgilerimiz ve onunla paylaştıklarımız gibi konularla ilgilenir. Hayvanlar ve davranışlarının sizin ilginizi çektiği ve meraklandırdığı durumlarda doğaya dönük zekanızın iş başında olduğunu anlayabilirsiniz. İnsan eliyle yaratılmış, steril ortamlara birisi saksı ya da vazo çiçeği getirdiğinde ruh halinizdeki değişikliği veya kendinizi daha iyi hissettiğinizi farkedebilirsiniz. Rahatlamak, yorgunluğumuzu gidermek ya da ruhsal olarak yenilenmek istediğimizde ne kadar sık doğaya kaçmak istediğimizi bir düşünün. Doğanın gücünü gösterdiği muhteşem görüntüler karşısındaki tepkinizi düşünün: hava olaylarındaki, “doğal afetler”deki, güz dönemindeki yaprak dökümünü ya da deniz dalgalarının dur durak bilmeksizin sahildeki kayaları dövüşünü.
Doktor Howard Gardner doğaya dönük zekanın şu tür kişilerde görülebileceğini belirtmiştir: belli bir bölgede bulunan bitki örtüsü ve hayvan türlerini tanıyabilen, doğal dünyada başka sonuçsal ayrımlar yapabilen ve bu özelliğini üretken olarak (avlanmada, çiftçilikte, biyolojik bilimlerde) kullanabilen kişi.
Kendi doğaya dönük zekanızı daha iyi keşfetmek için aşağıdaki alıştırmaları yapın:
Doğal dünyada bir yere, tercihen tanımadığınız bir yere gidin. İnsan eliyle yaratılmış dünyadan gidebildiğiniz kadar uzağa gidin. Kendinizi “tamamen” bu yerde hissetmeye çalışarak bir süre geçirin. Çevrenize bakının. Manzaranın tümünü görmeye çalışın. Hemen dikkatinizi çeken şey nedir? Renkler, sesler, kokular, dokular, şekiller ve tatlar da içinde olmak üzere kaç farklı doğaya ait nesneyi ayırt edebileceğinizi deneyin. Yakınınızdaki bir hayvanat bahçesine, hayvan hastanesine ya da sirke gidin. Çeşitli hayvanların hangi kategorilerde gruplandığına bakın (örneğin goriller, kediler, vb). Bu hayvan bölümlerinden bir kaçına girip alt kategorilere ayrılıp ayrılmadığına bakın. Bazı hayvanları gruplandırmanız gerekse (aynı kafeste olmaları şart değil) hangilerini bir araya koyardınız? Bu alt kategorileri belirledikten sonra onlara bir ad verin: biraz komik, ilginç ve sizin gruplandırma görüşünüze göre anlamlı olabilecek bir ad (profesyonel bir etimoloji uzmanının sizinle aynı görüşte olup olamayacağını merak etmeyin). Şimdi bu adımları bir botanik bahçesinde ya da benzer bir yerde bir kez daha yapın.
Bulunduğunuz toplulukta ya da kendi evinizde bir “bitki yetiştirme projesine” katılın (ağaç dikme, çiçek ya da çim ekme gibi). Önce başarılı bir dikim/ekim için gerekli olan tüm yazılı veya sözlü yönergeleri izleyerek dikiminizi/ekiminizi yapın. Her 4 - 5 günde bir “dikim/ekim yaptığınız yeri” ziyaret edin. Gözlediğiniz değişiklikleri ve diktiğiniz şey hakkındaki duygularınızı yazabileceğiniz bir “ekim/dikim gazetesine”ne başlayın. Diktiğiniz her neyse toprağın üstünde ilk kez kendisini gösterdiğinde filizlenmeden önceki ve sonraki farkları da belirterek hissettiğiniz duyguları not edin. Kendinize bir hayvanla zaman geçirecek bir ortam ayarlayın: evdeki bir evcil hayvan olabilir, hayvanat bahçesine gidebilirsiniz, ya da çeşitli hayvan türlerini bulabileceğiniz doğal ortamlar bulabilirsiniz. Belirli hayvanları dikkatlice gözleyin. Bu “dost yaratıkları” iyice tanımaya çalışın. Ne tür alışkanlıklar farekdiyorsunuz? Ne tür tuhaf davranışlar ilginizi çekiyor? Onlara karşı hissettikleriniz neler? Şimdi, bu yaratıkların insana özgü özellikleri olduğunu düşünün: Neler düşünüyorlar? Neler istiyorlar? Onlardan herhangi biriyle konuşabilseydiniz neler konuşmak isterdiniz?
Doğa yürüyüşüne çıkın ve çevrenizdeki doğal ortamın etkisi üzerinde düşüncülerinizi yoğunlaştırın: duygularınız, düşünceleriniz, hisleriniz, ruhsal algılamanız ve benzeri gibi. Sizde neler uyanıyor? Yürürken sık sık durup daha fazlasını hissedip hissedemediğinize bir bakın. Kendi kendinize “kaçırdığım bir şey var mı?” diye sorun. Bunu bir algılama oyununa çevirin. Beyin-zihin-beden sisteminizin ne kadarında ve hangi düzeylerinde bu ortamı hissedebildiğinize bir bakın! Her zekanın farklı boyutlarını tanımlayan “temel işlemleri” ya da özellikleri vardır. Doğaya dönük zekanın temel özellikleri şunlardır:
· Doğayla paylaşım· Yaşayan canlılara özen gösterme, onları ehlileştirme ve etkileşimde bulunma· Doğadaki “bitki örtüsüne” duyarlılık· Türlerin üyelerini tanıyabilme ve sınıflandırabilme· Bir şeyler yetiştirme ya da besleme· Doğanın kendi üzerindeki ya da kendinin doğa üzerindeki etkilerini idrak edebilme
Görsel Zeka(Çoklu Zeka Kuramı):
Bazı açılardan görsel zekanın insan beyninin ilk dili olduğu söylenebilir. Beyin doğuştan itibaren görüntülerle ve resimlerle düşünür, hatta onları sözcüklerle ilişkilendirmeden bile önce. Görsel zeka gördüğümüz her şeyle ilgilenir: hayal edebildiğimiz her türlü şekil, desen ve tasarımlar (düzenli ya da düzensiz), somut ya da soyut görüntüler ve renklerin ve dokuların tüm yelpazesi. Bunlar sadece gerçek, somut dış dünyamızda (fiziksel gözlerimizle izlediğimiz) değil aynı zamanda zihin gözümüzle görebildiğimiz hayal dünyamızın derinliklerindedir (mümkün olan şeyi gözümüzde canlandırıp hayal kurabilme, hayal dünyasına dalabilme, hayalimizdeki yerlere hayali yolculuklar yapabilme ve daha önce hiç yapmadığımız şeyleri yaratabilme ve icat edebilme yetenekleri de dahil olmak üzere).
Uzamsal tarafında bu zeka uzay/zaman sürekliliğindeki nesnelerin yerleşimi ve aralarındaki ilişkiyle ilgilenir. Böylece, bir nesnenin diğeriyle ilişkili olması öğrenmenin görsel/uzamsal şeklinin uzamsal tarafını oluşturan çekirdeğidir. Bunun içine yön duygusu da girer; başka bir deyişle yaşadığınız çevreyi dolduran nesnelere göre nerede olduğunuzu bilme ve bir yerden başka bir yere kolaylıkla gidebilme.
Kendi görsel zekanızı daha iyi keşfetmek için aşağıdaki alıştırmaları yapın:
İşe giderken çevrenizde sizi etkileyen görsel uyarıcılara dikkat edin; reklamlardaki göruntüler ve resimler, mimari modeller, şekiller ve tasarımlar ve işe giderken sürekli gördüğünüz şekiller, tasarımlar gibi. Öğle yemeğinizi yerken çevrenizdeki renklerin ve sizi nasıl etkilediklerinin daha çok farkına varmaya çalışın; yediğiniz şeylerin renkleri, “yemek yediğiniz yerde” gözüken renkler ve çevrenizdeki insanların elbiselerinde, makyajlarında, mücevherlerinde, saçlarında ve benzeri seylerinde gördüğünüz çeşitli renk kombinasyonları gibi. Arkadaşınızla konuşurken onun söylediği şeyleri hayalinizde canlandırın; örneğin bir önceki gece başlarına gelenler, size anlattıkları bir deneyimleri ya da size betimlemeye çalıştıkları gördükleri herhangi şey. Onu zihin gözünüzle görmeye calışın! Kendi kendinize not yazdığınızda bunun yanına bir de görsel sembol çizin; örneğin eve giderken bakkaldan almanız gereken bir şey, yarına hazırlanmak için bu gece yapmanız gereken bir sey ya da yapmanız gereken bir telefon görüşmesi gibi. Akşam eve giderken, yaşadığınız alanı mümkün olduğunca eksiksiz olarak hayalinizde canlandırmaya çalışın. Eve geldiğinizde kapıdan girip gözlerinizi kapayın ve yaşadığınız alandaki “sezgilerinizi” denemek amacıyla evinizin tüm bölümlerinde dikkatlice dolaşın. Her bir zekanın farklı boyutlarını tanımlayan “temel işlemleri” ya da özellikleri vardır. Görsel zekanın temel özellikleri şunlardır:
· Etkin hayalgücü· Görüntüleri hayalinizde oluşturabilme (görselleştirebilme)· Boşlukta yolunu bulabilme· Grafiksel gösterim (resim ya da çizim yapma, heykeltraşlık)· Uzaydaki nesneler arasındaki ilişkileri algılayabilme· Nesneleri zihinden kullanabilme· Farklı açılardan doğru algılama
Kinestetik - Bedensel Zeka(Çoklu Zeka Kuramı):
Tüm zeka modellerinin içinde bedensel/kinestetik zeka, hayatımızın, büyük ihtimalle değerini en az sorguladığımız bir parçasıdır.Her gün hiç farkında olmadan çok çeşitli ve kompleks bedensel/kinestetik işler yaparız. Bu zeka modeli bedensel olarak gerçekleştirebileceğimiz hareketlerin tümüyle ilgilidir. Bunların içine sadece insanlık tarihinde bedensel olarak gerçekleştirilmiş başarılar değil bunun yanında şimdiye kadar farkedilmemiş doğuştan gelen kinetik potansiyeller de dahildir: çocukların yürüme potansiyelleri, gelişmemizin herhangi bir evresinde büyük ve küçük motor davranışları edinebilme, geliştirebilme ve yüz ifadeleriyle, duruşla ve diğer bir deyişle ‘beden dili’ ile ifade edebildiğimiz incelikler.
Burada çağdaş araştırmacıların ‘kinestetik beden’ ya da ‘zihinsel beden’ adını verdikleri henüz göze çarpmayan potensiyellerden de bahsetmemiz gerekir.Bu, fiziksel bedenin hareketlerini ve işlevlerini geliştirmek ve kuvvetlendirmek için etkin zihinsel performans yoluyla yeteneklerimizi elde ettiğimiz zihinsel bedendir.
Kendi bedensel zekanızı daha iyi keşfetmek için aşağıdaki alıştırmaları yapın:
Gün içinde çeşitli zamanlarda durup çevrenizde meydana gelen değişikliklere bağlı olarak vücudunuzdan aldığınız “tepkilere” odaklanın; örneğin stresli ya da kaygı uyandıran bir şeye karşı vücudunuzun tepkisi ne oluyor? Hoşnut olduğunuz bir durumda ya da belirsizlik zamanlarında nasıl davranıyor? Bir şey yediğiniz durumda ne hissediyor ve benzerleri. İşe yürüyerek giderken (örneğin otobüsten ya da arabanızdan inip işe giderken) çeşitli yürüme türlerini deneyin. Örneğin yavaş, düşünceli bir yürüyüş; canlı, enerji dolu ve kararlı bir yürüyüş; sekerek, neşeli bir yürüyüş ve benzeri. Farklı türlerdeki bu yürüyüşlerin ruh halinizi nasıl etkilediğine dikkat edin. Diğer insanlarla konuşurken “beden dillerine” dikkat edin. Duruşlarına, el kol hareketlerine ve yüz ifadelerine bakın. Bunlar söylediklerine ne tür şeyler ekliyor?
Diğer kişilerle iletişiminizi geliştirmek için kendi duruş stillerinizi, el kol hareketlerinizi, yüz ifadelerinizi ve diğer “vücut dillerini” bilinçli olarak değiştirerek denemeler yapın. Haftada iki kez günlük yaşantınızda genellikle düşünmeden sürekli kullandığınız elinizle yaptığınız değişik aktiviteleri diğer elinizle yapmayı deneyin: sabahları dişlerinizi fırçalamak, saçınızı taramak, yemek yemek, kendi kendinize not yazmak, kapıyı açmak ve benzeri. Sadece onun farkına varıp daha çok kullanarak işlevselliğini ne kadar geliştirebileceğinizi görüyorsunuz değil mi? En az günde bir kez her zaman farkında olmadan gerçekleştirdiğiniz bedensel bir haraketi (sandalyeden kalkmak ya da fotokopi makinesine yürümek gibi) yapmadan önce durup hareketi yapmak için izlediğiniz adımları teker teker düşünün. Daha sonra onu nasıl gerçekleştirdiğinize dikkat ederek yapın. Daha önce düşünürken farketmediğiniz ne tür şeyler yapıyorsunuz?
“Önceden düşündüklerinizle” “gerçekte yaptıklarınızın” daha yakın olup olamayacağını görmek için yeniden deneyin. Gün boyunca kağıtlarınızı düzenlemek ya da sıralamak, e-postalarınızı okumak, ofisinizi ya da evinizi toplamak ve benzeri rutin işleri yaparken durun ve vücudunuzun yaptığınız işin farkında olmasını sağlamayı deneyin; örneğin işi yaparken ayaklarınızda neler hissediyorsunuz? Sonra, bu ‘ayaklarınızın farkında olması durumunu’ muhafaza ederek yaptığınız işi sürdürün. Daha sonra tekrar DURUN. Ellerinizde neler hissediyorsunuz? Daha sonra hem “ayaklarınızın farkında olması durumunu” hem de “ellerinizin farkında olması durumunu” koruyarak işinize devam edin. İşinizi yapmayı sürdürüp başka bir farkında olma durumu (örneğin sırtınızın, bacaklarınızın, boynunuzun ve benzeri gibi) eklemek için durarak vücudunuzun yaptığınız işin nasıl bir parçası olduğunu hissetmeye çalışın. Her zekanın farklı boyutlarını tanımlayan “temel işlemleri” ya da özellikleri vardır. Bedensel zekanın temel özellikleri şunlardır:
· İstemli bedensel hareketlerin kontrolu· “Önceden programlanmış” bedensel hareketler· “Farkında olma durumunu” bedenin tüm birimlerine yayma· Zihin-beden bağlantısı· Taklit yetenekleri· Geliştirilmiş bedensel işlevler
Sosyal - Kişiler Arası Zeka(Çoklu Zeka Kuramı):
İster bir spor takımı, ister işinizdeki bir çalışma grubu isterse bir organizasyondaki grup projesi olsun bir takımın parçası olmaktan dolayı yaşadığınız güzel deneyimleriniz var mı? Diğerleriyle çalışmaktan öğrendiğiniz önemli şeyleri hatırlayabiliyor musunuz? En son ne zaman size birisi bir konuyu anlatmaya ya da öğretmeye çalıştı? Kendi kendinize bitiremeyeceğiniz bir işi ya da projeyi (başka kişilere bağımlı olduğunuz durumlar) başkarıyla bitirdiğinizi hatırlıyor musunuz?
Sosyal zekanın ilgi alanı insan ilişkileri, başka kişilerle ortak çalışma, diğer insanları tanıma ve onlardan bir şeyler öğrenme konularıdır. Zamanımızın çoğunu diğer insanlarla çalışarak ve iletişim kurarak geçirdiğimizden bazı açılardan bu zeka türlerinin içinde en anlaşılabilir olanı olarak gözükebilir. Yine de bu konuda ne kadar iyiyiz? Diğer kişilerle yoğun çalışmalar gerektiren durumlarda her şeyi yeterince anlıyor ve değerlendirebiliyor muyuz?
Çocukluk günlerimizden başlayıp, okul hayatımız yoluyla çalışma hayatına dönüşen dönem boyunca çoğu Batı toplumlarının normal sosyalleşme süreci nasıl rekabetçi ve dayanaklı bir birey olacağımız konusunda bize binlerce eğitim fırsatı sunar. Sosyalleşme yetenekleri ya da özellikleri konusunda ise benzer bir eğitimi almamız çok nadirdir. Bu zeka türünün özellikleri çok karmaşık ve zor farkedilir olmasına karşın gerçek değeri genelde bilinmez.
Kendi sosyal zekanızı daha iyi keşfetmek için aşağıdaki alıştırmaları yapın:
Başka biriyle yaptığınız söyleşinin sonunda “Seni doğru anladığımdan emin olmak için konuştuklarımızı özetleyeyim” deyin. Sonra söyleşiyi özetleyip karşınızdakinden hata varsa düzeltmesini isteyin. Konuştuğunuz kişiden ayrıldıktan sonra daha iyi bir dinleyici olmak için söyleşide yapmış olabileceğiniz en az üç şeyi listeleyin. İlerideki söyleşilerinizde bu “dinleme stratejilerini” bilinçli olarak uygulayın. Sorun çözmeye yönelik bir toplantıda otururken yaşadığınız çeşitli etkileşim modellerine dikkat edin. Şu tür şeyleri izleyerek zihninizden bir takım notlar alın (mümkünse yazılı notlar da olabilir): Kim, ne zaman konuşuyor? Çeşitli kişilerin aynı fikirde olduklarını ya da olmadıklarını göstermek için kullandıkları sözlü ya da sözsüz ipuçları nelerdir? Kişiler “kendilerine atanmış roller” yerine ya da onlara ek olarak ne tür roller üstleniyorlar (örneğin kim “şeytanın avukatını” oynuyor?, kim “arabulucu”?, kim “ortamı yumuşatıyor”? Fark ettiğiniz değişik görüş açıları nelerdir? (örneğin kim taviz vermeye yatkın?, kim zaten kararını vermiş?, kimin kafası karışmış ve aydınlatılmaya ihtiyacı var? ve benzeri). Toplantıdan sonra daha iyi bir toplantı nasıl yapılabilirdi sorusuna vereceğiniz üç seçeneği listeleyin. İşte ara verdiğinizde ya da öğle yemeğinde tanımadığınız ya da normalde konuşmadığınız insanların bulunduğu bir yere gidin. Bu yerde “insanları izleme” alıştırmaları yapın. Çeşitli kişilerin neler hissettiğini ya da sizin gözlemlerinize dayanarak ne tür hikayeleri olduğunu tahmin etmeye çalışın.
Giysilerinin size neler söylediği ya da yürüyüşlerinden veya duruşlarından neler sezinlediğiniz veya başka kişilerle ilişkilerine bakarak ne tür insanlar olduklarını düşündüğünüz gibi konulara dikkat edin. Uygun bir fırsat bulduğunuzda izlediğiniz biriyle kısa, havadan sudan bir konuşma yapmaya çalışın ve sezgilerinizin doğru olup olmadığını denetleyin. Konuşmaya girmek için şu tür ifadeler kullanabilirsiniz: “Kravatınızdaki desenler çok hoş. Nereden aldınız?” ya da “Okuduğunuz kitap hakkında çok şey duydum, herkesin söylediği kadar iyi mi?” Konuşmanın nereye doğru gittiğini ve izlediğiniz insanlar hakkındaki sezgilerinizin ne kadarının doğru olduğunu bulmaya çalışın. Bir TV show’u ya da filmi seyrederken ya da güzel bir roman okurken ana karakterlerin yerine kendinizi koymaya çalışın. Hayata onların gözünden bakın ve özellikle aynı görüşte olmadığınız konularda onların görüş açılarını yakalamaya çalışın. Kendi bakış açınıza en yakın karakterlerle başlayın ve daha farklı olduğunuz karakterlere doğru ilerleyin.Unutmayın, kendi inançlarınızı ya da değerlerinizi değistirmeye çalışmıyorsunuz sadece onlarınkini tam olarak anlamaya çalışıyorsunuz!
Parçası olduğunuz bir takımla birlikte çalışırken listeleyebildiğiniz kadar “etkili takım çalışması stratejilerini” listeleyin; örneğin herkesin kendi üstüne düşeni yapması, uzlaşmaya istekli olma, birbirini cesaretlendiren ya da destekleyen bireyler, takımın hedeflerinin ve/veya misyonunun kolay anlaşılabilir ve açık olması gibi. Takım çalışmasını daha verimli hale getirebilecek stratejileri de listeleyin. Gelecek aylarda takımla çalışmayı sürdürürken bu “iyileştirme stratejilerinden” bazılarını farkettirmeden uygulayıp uygulayamadığınıza bakın. Haftanın en az iki gününde başka birisiyle konuşurken onun beğendiğiniz ya da takdir ettiğiniz bir yönünü bulmaya çalışın ve bunu ona söyleyin. Örneğin yeni giysisi ya da saçı hakkında yorum yapın; toplantıda söylediği bir şeyi ne kadar beğendiğinizi ya da gülüşünün sizi nasıl ferahlattığını söyleyin. İki yüzlü davranmayın. İyi yönleri görmeyi “kötü yönleri” göz ardı etmeye çalışın. Bu tür yorumların diğer insanları ve sizi nasıl etkilediğini dikkatlice izleyin. Bir arkadaşınızdan (güvendiğiniz birinden) bitirdiğiniz bir iş, yazdığınız ya da yarattığınız bir şey hakkındaki düşüncelerini dürüstlükle söylemesini isteyin. Onlara en çok neyi beğendiklerini, neyin işlerine yarayacağını, onların üzerindeki etkisini, daha çok nasıl geliştirilebileceğini, hangi açılardan karışık olduğunu ya da açık olmadığını, nerelerde sorularının olduğu ve hangi konularda sizinle farklı görüşe sahip olduklarını sorun. Onlar fikirlerini söylerken bu yorumları sizin gelişmenize yardımcı olacak eleştiriler olarak kabul etmeye çalışın. Herhangi bir şekilde savunmaya geçmeye kalkmayın ya da moralinizi bozmayın. Vermeniz gereken tek karşılık eleştirilerini biraz daha açıklamalarını istemek olmalıdır. Daha sonra kendi kendinize şu soruları sorarak eleştirilerini değerlendirin: “Eleştiriler neye yönelikti?”, “Hangi noktaları kaçırmış gözüküyorlar?” Her bir zekanın farklı boyutlarını tanımlayan “temel işlemleri” ya da özellikleri vardır. Sosyal zekanın temel özellikleri şunlardır:
· Etkili sözlü ya da sözsüz iletişim· Diğer kişilerin ruh hallerine, hislerin, mizaçlarına ve motivasyonlarına karşı duyarlılık· Grup içinde birlikte çalışma· Başka birini iyi dinleyebilme ve görüş açılarını anlayabilme· Kendini başka birinin yerine koyabilme· “Sinerji” yaratabilme ve muhafaza edebilme
Mantıksal - Matematiksel Zeka(Çoklu Zeka Kuramı):
Mantıksal/matematiksel zeka benzer yönleri arama zekasıdır. Matematiği kullanmaya (böylece benzer nesne arayışımıza) gelişimimiz içinde çok erken zamanlarda başlarız. Mantıksal/matematiksel zekanın ilk gelişim aşaması çevremizdeki gerçek fiziksel dünyada bulunan somut nesneleri kullanmamız ve onlarla oynamamızdır.
Mantıksal/matematiksel zeka geliştikce daha da soyutlaşır. Lisedeki ya da üniversitedeki ileri matematik ve mantık dersleri çoğunlukla somut dünyadan tamamen uzaklaşırlar. O düzeyde diğer soyut şeyler hakkındaki soyut düşüncelerle ve başka sembol sistemleri için semboller yaratan sembolik mantıkla uğraşırsınız! Bu alanlarda sayıların somut dünyada herhangi bir şeyle ilişkilendirilmeye gerek duymadan ideal soyutlamalar olarak tek başlarına durduklarını farkedeceksiniz. Aslında bu noktada bazı matematikçilerin ve düşünürlerin “saf matematik” ya da “sembolik mantık” dedikleri durumda rasyonel modellere, uyumlu tasarımlara ve mantıksal/analitik işlemlere derin hayranlık duyulur hatta zaman zaman kafa takılır. Pratik düşünceler ve uygulamalar modellerin tamamıyle estetik güzelliğine yol verirler.
Kendi mantıksal/matematiksel zekanızı daha iyi keşfetmek için aşağıdaki alıştırmaları yapın: Bir hafta boyunca işe gelip giderken kaç farklı türde model bulabildiğinize bir bakın.
Her gün farklı bir küme üzerinde yoğunlaşın: örneğin bir gün dikkatinizi trafiğe verin ve bir desen ya da model görüp görmediğinize bakın. Bir sonraki gün doğal ve insan eliyle yaratılmıış ortamlara odaklanın. Ne tür modeller görüyorsunuz? Belirli türdeki arabalarda bulunan kişilerin belirli bir giyinme biçimi var mı? Ya da saç stillerinde, giysilerinin renklerinde ya da stillerinde baskın olan bir yön var mı? İnsanlar arasındaki ortak ya da zıt yönlere baktığınızda bir model görüyor musunuz?
Başka bir gün duyduğunuz sesler üzerinde yoğunlaşın: insanların konuşma biçimleri olması (ya da olmaması), trafikte duyduğunuz ses motifleri ya da çevrenizde duyduğunuz diğer sesler. İşte geçirdiğiniz iki hafta boyunca bulabildiğiniz her “tümevarımsal” ve “tümdengelimsel” modeli kaydettiğiniz iki liste yapın. Tümevarımsal modeller parçadan bütüne doğru giderler. Bu modeli az bir bilgiyle genellemeler yapıldığını her görünüşünüzde farkedebilirsiniz (çalışanlar arasında yapılan bir araştırmaya ya da ankete göre yapılan yeni bir politika gibi). Tümdengelimsel modeller ise bütünden parçalara göre giderler. Belirli davranışları, politikaları ve işlemleri dikte ettiren birbirine bağlı değerlerde, inançlarda ve düşüncelerde bu modeli görebilirsiniz. Bu iki haftanın sonunda listenizi inceleyip çalışma ortamınızın tümevarımsal bir model mi yoksa tümdengelimsel bir model mi oluşturduğuna karar verin. Boş bir kağıda iki sütunlu bir tablo yapın. İlk sütuna “Düşünme Modelleri” ikinci sütuna ise “Durumlar” adını verin. Birkaç gün boyunca normal günlük çalışmalarınız sırasında kullandığınız farklı mantıksal düşünme modellerini ve bu modelleri genelde hangi durumlarda kullandığınızı yazın; örneğin “öncelikleri belirleme modeli”, “sınıflandırma modeli”, “tahmin etme modeli”, “sorun çözme modeli”, “seçenekleri gözden geçirme modeli” ve benzeri gibi. Birkaç gün süresince yaşamınızın parçası olan farklı modelleri bulun ve not edin. Açık seçik görülenleri, beklenilenleri ve olağandışı durumları yazın; örneğin telefon kartınızı ya da kredi kartınızı kullanma, banka hesaplarınızı yönetme gibi.
Masanızdan lavaboya, park yerine ya da fotokopi makinesine kaç adımda gidiyorsunuz? Gün içinde işinizi yaparken kaç kere ara vermek zorunda kalıyorsunuz? Kaç kişinin giydiği giysi aynı renkte? İnsanların birbirleriyle konuşmalarında kaç kere aynı ya da benzer konuşma tarzlarını duyuyorsunuz? Hafta boyunca bir sorunu giderdiğinizde, zor bir işin üstesinden geldiğinizde ya da beklenmedik bir başarı sağladığınızda bir an durup izlediğiniz adımları not edin. Hafta sonunda listenize bakıp sorun çözme modelinizi özetleyip özetleyemediğinize bir bakın. Şimdi süreç içindeki her bir adımı 1 ile 4 arasındaki bir sayıyla degerlendirin: 1, “çok etkili”, 2, “genellikle işe yarar”, 3, “ödül kazandıracak bir yöntem değildir ama çoğu durumda işime yarar”, 4 ise “ciddi şekilde yenilenmesi gerekiyor” anlamına gelir. Gün içinde birçok kez normal gününüzün parcası olan garip ya da ilgi çekici şeylerle ilgili hesaplar, tahminler ve ölçümler yapın. Örneğin bölümünüzün kaç yıllık bir iş tecrübesine sahip olduğunu ya da iş yerinizdeki insanların kullandığı garajın üç günde ne kadar kazandığını hesaplayın. Ofisinizde her gün kaç fincan kahve tüketildiğini tahmin edin. Masanızın uzunluğunu ve genisliğini kalemlerle, şeker paketleriyle ya da karış hesabınızla ölçün. Bunu bir oyun haline getirin. Her gün hesaplayabileceğiniz, tahmin edebileceğiniz ya da ölçebileceğiniz yeni ve ilginç bir şeyler bulun. Her bir zekanın farklı boyutlarını tanımlayan “temel işlemleri” ya da özellikleri vardır. Mantıksal/matematiksel zekanın temel özellikleri şunlardır:
· Soyut modelleri tanıyabilme· Tümevarımsal sonuç çıkarmalar· Tümdengelimsel sonuç çıkarmalar· İlişkileri ve bağıntıları farkedebilme· Karmaşık hesaplamalar yapabilme· Bilimsel düşünebilme ve araştırma yapabilme